12 Ekim 2009 Pazartesi

Gazze' de hüzün ve Blues



Ezberleri, tarafları, manşetleri bir kenara bırakıp bölge insanının sesini duymak isteyenler için 'Gazze Blues' kitapçılarda...

İsrailli Etgar Keret ve Filistinli Samir El-Yusuf, 'Gazze Blues’da farklı mevzilerden yükselen sesleri bir araya getiriyor.

Tuhaf, kafası bozuk, komik ve keskin anlatılarıyla savaşa, iç sıkıntısına, ümitsizliğe ve hem sarsıcı hem de sancılı bir insanlık tecrübesine dair samimi, hüzünlü ve esprili bir kitap 'Gazze Blues'.

''Bomba saldırısından sonra Samir beni aradı ve ‘Bir şeyler yapmamız gerek,’ dedi. ‘Evet ama hiçbir işe yaramayacak bir imza kampanyası daha başlatmak istemiyorum,’ dedim. Bunun üzerine, ‘Hayır, bir fikrim var,’ dedi. ‘Birlikte bir kitap yapalım. Seni okuyan ve beni hiçbir zaman okumayacak o kadar çok insan var ki… İki tarafı da insanlıktan çıkarmanın çok kolay olduğu bir konuda tarafları insancıllaştırmak için bir çaba göstermiş oluruz.'' (Etgar Keret, The Believer)

8 Eylül 2009 Salı

7 Eylül 2009 Pazartesi

Reklam panosundan saksı

Toronto'da yaşayan iki çevreci şehirlerini yeşillendirmek için değişik bir yöntem geliştirdi.





Toronto'da yaşayan Eric Cheung ve Sean Martindale yaşadıkları şehri yeşillendirmek için ilginç bir yöntem buldu.

Cheung ve Martindale şehirdeki reklam panolarını yeşillendiriyorlar. Panolardaki posterlerde kağıttan küçük saksılar oluşturup içini toprakla dolduruyor sonra da istedikleri bitkileri ekiyorlar.

Her ne kadar reklamverenler bu durumdan hoşnut olmasa da bu yeşil eylem Toronto'da yaşayanların ilgisini çekmiş.

Cheung ve Martindale'in reklam panolarına ektikleri bitkileri alıp bahçesinde yetiştirmek isteyenler de var.

Şehirdeki yerel gazetede de haber olan Cheung ve Martindale şehri daha yeşil bir hale getirmek için yaratıcı tüm fikirlere açık olduklarını da söylüyorlar.

(Ntvmsnbc)

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Design sitesi

Çok başarılı bir Design sitesi...

http://designyoutrust.com/

Kahvelerden yapılmış sanat eseri


Avustralya sidney'deki bu alana 3604 fincan kahve ile Mona Lisa tablosu oluşturuldu.Kahvelere farklı miktarda süt tozu eklenerek esere uygun gölgelendirmelerin verilmesi de tabloyu görenlerde hayranlık uyandırıyor.

Buz heykeller


Buz Heykeller
Heykeltraşların Yellow ve Yangtze göllerinden getirilen suların dondurulması ile oluşturdukları bu çocuk figürlü buz heykeller Beijing'teki Temple of Earth Park'ta gösterime sunuluyor.

28 Ağustos 2009 Cuma

Şehir askıları

Birbirinden güzel ve yaratıcı şehir askıları için ;

http://www.christopherjarratt.com/coat_hangers.html

18 Ağustos 2009 Salı

Türkiye 3. boyuta geçebilecek mi?

3D filmlerin dünya sinemasındaki popülaritesi hızla artıyor. ‘Up’, ’Monster vs Alliens’, ‘Buz Devri 3’ ve ‘Dünyanın Merkezine Yolculuk’ gibi yapımların milyonlarca dolar hasılat elde etmesi, sinema sektörünün geleceğinde 3D’nin çok daha önemli bir yere sahip olacağının kanıtı. Amerika ve Avrupa’daki bu yoğun ilgi Türkiye’de henüz karşılığını bulmuş değil.

3D'nin sinemanın geleceğini nasıl etkileyeceğini sektörlerdeki önemli isimler ntvmsnbc'ye anlattı.

Fırat Yücel (Altyazı Dergisi Yayın Yönetmeni)
SİNEMANIN GELECEĞİ İÇİN OLUMLU BİR GELİŞME DEĞİL
Sinema deneyimini "gerçek hayat" deneyimine yakınlaştırmayı hedefleyen her türlü teknik yeniliğin sinemanın geleceği açısından pek hayırlı olmadığını düşünüyorum. Hayata benzemeye çalışan bir sinema anlayışındansa, hayatı farklı bir gözle görmemizi sağlayan bir sinema anlayışını tercih ettiğim için 3D benim açımdan çok da olumlu bir gelişme sayılmaz.

Seyir zevki açısından önemli bir fark yarattığını, iyi bir 'eğlencelik' deneyim olduğunu düşünüyorum. Ama diğer yandan bir filmi ele almanın ya da değerlendirmenin kıstaslarının değişmeyeceği kanısındayım.

3D filmlerin hasılat yapması, 3D'nin aksiyon, bilimkurgu ve Amerikan tarzı komedi-animasyon gibi türler açısından avantajları olduğunu ortaya koyuyor. Bunların dışında kalan film türleri ve biçimlerine adapte edilebilir mi, bilmiyoruz. Belki asıl değişim böyle bir durumda karşımıza çıkacak.

ANİMASYONUN ÖNÜ DAHA AÇIK
Animasyonun önünün daha açık olacağını umuyorum, çünkü dediğim gibi sinemanın hayata benzemeye çalışması bana mantıksız geliyor ve 'liveaction' 3D filmler, o türden bir çaba içinde görünüyor. 3D, animasyonda çok daha heyecan verici üslup denemeleri yaratabilir.

TÜRKİYE TEKNİK AÇIDAN HAZIR DEĞİL
Henüz uzun metraj animasyon filmlerinin bile yapılmadığı bir ülkede, 3D teknolojisiyle film yapmaya çalışmak son derece kötü sonuçlar ortaya koyabilir. Büyük bütçeli yapımlarımız "Şu teknolojiyi ülkemizde ilk biz gerçekleştirelim" gibi bir heves için giriyorlar ve sırf gösteriş için yapıldığı için çok kötü sonuçlar doğabiliyor. O yüzden umarm teknik açıdan hazır olunmadan böyle bir işe girilmez.

Serde Nadirler (Mars Group Entertainment)
HAYAL GÜCÜNÜ ZORLAYAN BİR DENEYİM
Sanal bir gerçeklikte film izliyorsunuz. Kendinizi film karesinin ortasında sanıyor ve başroldeki karakterlerin yakınlığına hayret ediyorsunuz. Filmdeki aksiyon sahnelerinde koltuğunuza yapışıyorsunuz. Çocuklar kendilerini tamamen bu uçuşta serbest bırakıp koltuklarına sığamıyorlar. Kısacası hayal gücünüzü zorlayan bir deneyim.

3D SAYESİNDE DAHA KALİTELİ BİR SEYİR OLACAK
Son 50 yıl içinde gerçekleşen en büyük teknolojik yenilik Real D 3D teknolojisidir. 2 boyutlu ve 35 mm film üzerinden izlediğimiz filmlerin, dijital görüntü kalitesinde ve Digital Surround ses teknolojisi ile baş ağrısı ve gözlerde yorulma yaşanmadan sinemaseverlerle üç boyutlu olarak buluşması yeni bir deneyim.

AYDA BİR 3D FİLM VİZYONA GİRİYOR
3D filmlerin sayısı artacak muhakkak ama yapım maliyetleri çok yüksek olduğu için ayda bir film vizyona giriyor. Sanıyorum 2011 yılında bu rakam ayda iki filme ulaşacak. Şu anda 11 ilde yer alan 19 sinemamızda Real D 3D teknolojisine sahip salonumuz var ve 21 sinemada 3 boyutlu film izlemek mümkün.

‘LIVE ACTION’ YAPIMLARDA ARTIŞ OLACAK
Animasyonların ilk aşamadan itibaren 3D olarak üretilmesi daha az maliyetli ve sonuçlar da çok iyi, bu nedenle de 3D filmlerde animasyonların sayısı çok daha yüksek. Üç boyutlu gösterimlerde sadece animasyonlar değil “live action” olarak adlandırdığımız, oyuncu kadrosuna sahip aksiyon ve gerilim filmlerini de izlemek mümkün.

Bu yıl gösterime girecek olan 3D filmler arasında ise “Final Destination 4” ve James Cameron’un Titanic’ten sonra yaptığı ilk film olan “Avatar“, Tim Burton'ın yeni filmi ''Alis Harikalar Diyarında'', ve Steven Spielberg Peter Jackson işbirliği ''Tenten'' var.

Fatoş Kızıltaş (Eurasia Cinemas B.V.)
İLGİDEN MEMNUNUZ
3D teknolojisinin, yani dijital sinema salonlarının yavaş da olsa seyirciyle buluşmaya başlamasıyla yeniden bir hareketlenme yaratılmış oldu. Evlerde yaşanması mümkün olmayan bir deneyim olmasından dolayı, bu teknoloji ile sunulan 3D filmler sinema açısından farklılık ve yenilik olarak kabul ediliyor. İzleyici tarafından da büyük ilgi görüyor. Şu anki ilgiden tüm sektörün memnun olduğunu söyleyebiliriz. Her yaşa hitap eden filmlerle bu ilgi canlı tutuluyor. Önümüzdeki yıllardaki film artışıyla birlikte bu ilginin daha da artması bekleniyor. Ayrıca ilginin artmasıyla birlikte, salon sayısının da artacağını düşünüyoruz. AFM olarak ikisi IMAX olmak üzere toplam 11 salonumuz 3D gösterim özelliğine sahip.

İZLEYİCİ 3D'Yİ TERCİH EDİYOR
Şu anda az sayıda yapım olması nedeniyle, genele bakıldıgında 3D'nin büyük bir payı henuz olmasa da, film bazında incelendiginde etkisi daha açık şekilde görülebiliyor. Bir filmin klasik 35 mm film kopyası yanında üç boyutlu kopyaları da gösterime girdiğinde, izleyicinin tercihi 3D izlemek oluyor. Rakamlara baktığımızda da bunu görebiliyoruz.

MALİYETİ DAHA FAZLA
Yapımcılar açısından çok daha büyük bütçelere mal olan 3D filmler, sinema işletmecileri için standart salonların maliyetine ilave ciddi yatırımlar anlamına geliyor. Bu salonlar 60-80 dolarlık özel gözlükler gerektiriyor. 3D filmler izleyiciye normal bilet fiyatının yüzde 20 üzerinde bir fiyat ile deneyim sunuyor. Mevcut ilgi ve talep ile sonuçtan yapımcılar ve sinema salonları yatırımlarının karşılığını alabilecekleri bir gelir sağlayabiliyorlar. Gerek 3D gösterim imkanına sahip salonlarda, gerekse 3D filmlerin sayısında önümüzdeki yıllar içinde artışlar olacağını hem salon işletmecileri, hem de stüdyolar duyurmaya devam ediyor zaten.

Mehmet Soyarslan (Özen Film)
3D FİLMLER ÇOCUK FİLMİ OLARAK GÖRÜLÜYOR
Son zamanlarda çoğu 3D film animasyon türünde yapıldı ve Türkiye’de çocuk filmi olarak niterilendirilen filmler oldu. Çoğu kişi bu tarz filmleri çocuk filmi olarak gördüğünden gitmedi. ‘Dünyanın Merkezine Yolculuk’ ve ‘Buz Devri 3’ dışında hiçbir film yeterli ilgiyi görmedi. Örneğin Amerika’da ilk 3 gün açılışında sinema başına 2500-3000 kişi ortalamayla giren filmler, Türkiye’de 250-300 kişi ortalamayla oynadı.

SALON SAYISININ AZLIĞI...
Üç boyutlu sinema salonları daha da az olabilirdi. Ben ilk üç boyutlu filmi 1970’lerin sonunda getirdim. Film sadece bir sinemada 3 ay vizyonda kaldı ve 100 bin kişi üzerinde izleyici buldu. İlgi gösterilen bir şey yürür gider, bu yüzden ilgi eksikliğinin salon sayısının azlığı ile alakası yok.

ANİMASYONLAR TÜRKİYE’DE İLGİ ÇEKMİYOR
Animasyonlar Avrupa’da ve Amerika’da 3D olmasa da ilgi görüyor. Onun ayrı bir seyircisi var. Ama Türkiye’de durum böyle değil. Animasyonların seyirci ortalaması sanıldığı gibi yüksek değil, tam aksine çok düşük. 3D’nin Türkiye’de ilgi çekmesi için gerçek oyuncuların yer aldığı 3D filmlerin gösterime girmesi gerekir. Bu sayede Türkiye’de en çok sinemaya giden 15-25 yaş grubunun ilgisi çekilebilir. Herkes ‘Buz Devri’ni örnek gösteriyor. Fakat iki-üç film dışında animasyonların ve 3D’lerin izleyici sayısı çok düşük.

TÜRK YAPIMCILAR DA 3D FİLM YAPABİLİR
3D filmler için çok büyük bir altyapı olmasına gerek yok. Bunu herhangi bir Türk yapımcı da yapabilir. Buradaki asıl nokta bu yapımların getirisinin olması. Yani ilginin artması. Türkiye’de helikopter kamerayla film çekildi. Eğer birisi bunu yapmaya karar verirse, 3D kamerayı da kiralar ve filmi çeker. Bu konuda Türkiye’nin pazar payı, Amerika ile kıyaslanamaz. Amerika’da bir film yaptığınızda çok rahat pazarlayabiliyorsunuz ama Türkiye’de böyle bir şansınız yok.

En Çok Kazandıran 3D Yapımlar
1- Up (286 milyon dolar)
2- Toy Story 2 (245 milyon dolar)
3- Monsters vs Alliens (197 milyon dolar)
4- Toy Story (191 milyon dolar)
5- Ice Age 3 (182 milyon dolar)
6- Bolt (114 milyon dolar)
7- Spy Kids (111 milyon dolar)
8- Dünyanın Merkezine Yolculuk (101 milyon dolar)
9- Beowulf (82 milyon dolar)
10- Coraline (75 milyon dolar)

Gösterime girecek 3D Filmler
The Final Destination 4, Avatar, Piranha, Cats and Dogs, Step Up, Guardians of Ga'Hoole, Alpha and Omega, Smurfs...

İlginç kahve tasarımları






Ara Güler'in hayatı kitap oldu

Nezih Tavlaş'ın, Ara Güler'in hayatını anlatan ''Foto Muhabiri'' adlı kitabı, Fotoğrafevi tarafından yayımlandı.

Beyoğlu'ndaki Fotoğrafevi'nde yapılan kitap tanıtımında konuşan Fotoğrafevi Yayınları Yönetmeni Hasan Şenyüksel, Nezih Tavlaş'ın fotoğrafın efsane ismi Ara Güler'in hayatını anlatan bu kitabında, Türkiye'nin 80 yıllık tarihinin de yer aldığını söyledi.

Ara Güler'in doğduğu günden bugüne kadar tanık olduğu olayları kronolojik bir sırayla anlatan 343 sayfalık kitabın sonunda Güler ile yapılan bir söyleşi ve aile albümünden fotoğrafların yer aldığını belirten Şenyüksel, Tavlaş'ın kitaptan elde edeceği telif gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine bağışladığını kaydetti.

Ara Güler de yaklaşık 1.5-2 yıldır Nezih Tavlaş ile birlikte bu kitap üzerinde çalıştıklarını belirterek, hayatı anlatmanın zor bir iş olduğunu dile getirdi.

Güler daha sonra, kitap tanıtıma katılanlara kitabını imzaladı. Ayrıca bugün 81'inci yaş günü olan Güler, kendisi için getirilen pastayı keserek, etkinliğe katılanlarla birlikte doğum gününü kutladı.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Google gibi şirketler kuralları yeniden mi yazıyor?




Laura Mazur ve Louella Miles tarafından yazılan "12 Pazarlama Ustasından Pazarlama Dersleri" adlı kitapta Regis McKenna röportajında sorulan bir soru bu. McKenna şöyle cevaplamış;


Evet, bence pek çok açıdan bunu yapıyorlar. Örneğin reklam ajansları bu yeni araçtaki yerlerini tayin etmeye çalışıyorlar. Şu anda online reklam, genel olarak giderlerin küçük bir parçasını oluşturuyor. Buna karşın online reklamcılık görsel ve yazılı basından çok daha hızlı büyüyor. Google doğrudan sponsorlara gidiyor ve sponsorlar da doğrudan Google'a geliyor. Bu araç popülerleştikçe, reklam ajanslarının değeri azalıyor. Online reklamcılık doğrudan ölçülebilir bir şey.

Geleneksel reklamcılık şekilleri, uzun zamandır doğru sonuçları verecek ölçme araçları arıyor. Yaratıcı insanların rolü hala önemli, çok önemli, ancak bir reklam ajansı genellikle yaratıcılığı bastırıyor ve baktığınızda büyük ajansların holdinglerin parçası haline geldiklerinde bu birleşmiş enerjilerini ortaya çıkarmakta olan teknoloji araçlarını araştırmak için kullanmadıklarını görürsünüz. Basın ve yayın reklamcılığı ve bunun marka geliştirilmesindeki rolü, televizyonun en parlak döneminde tavan yaptı. Bilgisayarınız ve akıllı telefonunuz yakında sizin televizyon ekranınız haline gelecek.

Tüketiciye ulaşmak için daha farklı yöntemler görüyoruz; ancak mesajlar o gürültü patırtıda ve kaosta kaybolup gidiyor. Tahminimce daha farklı becerileri ve yetenekleri olan daha yaratıcı kaynakların yaratıcı yazılım kampanyaları sunacakları günleri göreceğiz. Yaratıcı insanlar bu yeni aracı kullanmayı öğrenmek zorunda kalacaklar. ayrıca, daha fazla reklam ajansının "yazılım şirketi" haline geldiğini göreceğiz. Birkaç yıl önce, P&G'deki üst düzey yönetim ekibine bir konuşma yaptım. Soru-cevap kısmında, yöneticilerden biri bana şunu sordu: "Gelecekte reklam şirketimiz bir yazılım şirketi mi olacak?"

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Redrace


3 boyut kullanılarak yapılmış güzel bir site redbull'dan. Daha önce little big planet benzer bir çalışmaydı.

http://www.redbullsoapboxracer.com/

Spark Ödülleri 2009


Spark Ödülleri 2009
Spark Ödülleri büyük tasarım ve tasarımcıları teşvik etmek ve insanları yaratıcılıklarını keşfetmeye yüreklendirmek için oluşturulan heyecan verici yeni bir yarışma.

Grafikler, ürün tasarımı, ulaşım ve mimari kabul edilen bir çok tasarım kategorilerden birkaçı.

Eğer siz ya da şirketiniz iyi tasarımlar yaratıyorsanız, bu önemli etkinlikte yarışma fırsatını sakın kaçırmayın.

Son katılım tarihi 11 Eylül 2009.

Friendfeed'i facebook satın alıyor..


250 milyon üyesiyle dünyanın en büyük sosyal ağı olan Facebook, son dönemlerin özellikle Türk internet kullanıcıları arasında yükselen değeri olan FriendFeed‘i satın aldı. Konuyla ilgili FriendFeed’in resmi blogundan da açıklama yapıldı ve satın alma doğrulandı.

Gerçekleşen satın almanın finansal boyutu ile ilgili taraflar herhangi bir açıklama yapmadılar. Ancak kuruluşu esnasında $5 milyon yatırım almış olan FriendFeed’in Facebook hisselerini de kapsayan bir anlaşmaya imza attığı konuşuluyor.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Alice İn Wonderland




Tim Burton severler 2010' da vizyona girecek olan Alice Harikalar Diyarında uyarlaması için sabırsızlıkla bekliyorlar.
Johnny Deep, Helena Bonham Carter, Anne Hathaway gibi isimler günümüzün görsel imkanlarıyla sinema tarihine geçecek bir film için çalışıyor.
Tim Burton' ın sihirli değneğinin daha pek çok masala değmesi ümidiyle:)))
Ayça Aslan

One Life: Küresel Bir Megatrend Araştırması




Getty Images'in kreatif direktörü Lewis Blackwell'in "One Life" sunumu, bizim de burada zaman zaman aktardığımız trendlerin, tüketici-marka ilişkisinde önemli bir değişimi işaret ettiğini ortaya koyuyor.

Blackwell'in ekibi, son bir yılda Getty'den kiralanan görselleri, müşterilerinin yürüttüğü 120 rebranding çalışmasını ve her hafta tüm dünyadan 260 dergiyi taramış, analiz etmiş. Araştırmanın sonuçları son derece ilginç.

İşte başlıklar:

• Değişiklikler ve seçenekler bu kadar fazlayken, tüketiciler artık görsel kalabalıktan arındırılmış, net ve yalın sunumlarla ilgileniyor.

• Kaçınılmaz olan değişim, insanların zamanlarını bu çağrının peşinden gitmeye harcamaları anlamına gelmiyor. Kalıcı değerler daha çok önem kazanıyor. Böylece tüketicilerin daha güçlü bir bireysel kimliğe sahip olma ihtiyacı artıyor ve artık reklamcılar bu ihtiyaca sesleniyor.

• İlginç ki tüm dünyadaki ilk 500 reklamverenin %50'si iletişiminde tek bir kişiyi kullanmış. Üstelik bunlar, yöneticileri ya da şirketleri temsil eden görseller değil, aksine sıradan çalışanları, kendine güvenen, tüketicilerin ne yaptığını, nereye gittiğini, kime güvenip kiminle ilişki kurabileceğini bilen "bizden biri" tipler.

• One Life birçok 'kimlik' sahibi olmak değil. Aksine tek biri işi gerçekten iyi yapan, güçlü bir "benlik" duygusu bekleyen bir tüketiciyle karşı karşıyayız.

• Ünlü kullanımında önemli bir azalma var. (Time "Ben"i boşuna yılın adamı seçmedi demek ki)

• Kararlı, başarılı, kendine güvenen kadın imajında artış yaşıyoruz... Kadınsı değerlerin kutsandığı bir dönemdeyiz.

• Tüketiciler artık bolca cilalanmış görünen mesajlara "güven" duymuyor. Mutluluğun görsel iletişimine ait geleneksel yöntemler artık tersine dönüyor.
Örnek: ABD'de küçük bir hırdavatçı dükkanı, gıcırdayan yer tahtaları, tıka basa dolu rafları ve rengi sararmış duvarlarını gösteren ilanlarıyla büyük zincir marketlerle başarılı bir biçimde rekabet edebiliyor.
Blackwell, "Küçükler özgün, gerçek, ayakları yere basan, erişilebilir bir şey sunar gibidirler: güvenebileceğiniz bir şey" diyor.

• Kurallara bağlı yaşam biçimi artık bir çözüm değil, bir sorun olarak görülüyor. İnsanı modern yaşamın kaosundan, hızından koruyan en önemli sığınak onun evi.

• One Life eğiliminin en büyük sosyal sonuçlarından biri de reklamcıların bundan böyle herhangi bir bağı olmayan (bekar) bireyleri kullanmakta çekingen davranmayacakları... Zira "tek" demek, "yalnız" demek değil.

• Tüketiciler, çevre dostu yaşam biçimlerine ve ürünlere daha fazla merak sarmaya başlamışlar... Rock grubu U2’nun solisti Bono, KIRMIZI American Express kartı yarattı; yani, Afrikaya yardım kurumlarına doğrudan para vermektense artık siz doymak bilmez tüketici harcamalarınızı yaparken, harcamanın %1'i hayır işlerine gidecek. Tüketici bu büyük meseleleri dert ediyor, ama hala tüketici, yani zararlı şeyleri de kullanıyor ama bunu itiraf ediyor en azından...

• İnsanın daha yüce bir amaçla ilişkisini kuran herhangi bir görsel, duygusal bir çekicilik yaratıyor.

"One Life" işte böyle sonuçlar ortaya koymuş.
Küreselleşen iletişim, bireylerin cebine giren teknoloji, artan paylaşım tüm dünyada "tek tip" bir tüketici yaratmaya doğru gidiyor. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi tartışması çok başka bir konu.

Fotoğraf: Mathias Clamer / Getty Images One Life Sunumu

Ayça Aslan